1.6.09

Seha Can


YALNIZ GEÇİRİLEN GECELER İÇİN SOUNDTRACK

Günümüzde müzik teknolojilerinin ve müziğin icra biçimlerinin önlenemez değişimi ve ilerleyişi göz önüne alınırsa; kökeni, doğası gereği oldukça eskilere dayanan şarkıcı/ şarkı yazarı geleneğinin, şu an nerede durduğu ve müzik endüstrisinin içinde nasıl bir önem taşıdığı sorusu etraflıca tartışılmaya muktedir: Belki öncüllerini yinelemekten öteye gidemeyen, ticari boşluklara düşen şirketlerin can simitleri, belki de kocaman bir süzgecin üzerinde kalan modern halk ozanları.
Ülkemizde, sırtını batıya dayayarak, günü yakalamaya gayret eden bu tip müzisyenlerin sayısı, ne yazık ki pek fazla değil. Sehacan da, bu az sayıdaki isimlerden biri. Fakat bu durum, Sehacan’ı, kötünün iyisi ya da yoklukta tutunulacak bir can simidi konumuna getirmiyor. Aksine, müzik piyasasındaki emsallerine örnek teşkil edecek, ve “Böyle de oluyormuş.” dedirtecek nitelikteki şarkı yazım biçimi ve enstrüman hakimiyeti sebebiyle özel ilgiyi hak ediyor.
Jeff Buckley, Devandra Banhart gibi isimleri hatırlatan halet-i ruhiyesini, günümüz alternatif rock müziğiyle doğru ve nispeten bu topraklara ait şekilde harmanlayan ve şekillendiren Sehacan, şimdiden kendine farklı bir rota çizmeye başlamış gibi. Yatak odasında kaydettiği şarkılarının, stüdyodan - kanımca çok da fazla kalabalıklaştırılmadan- geçmiş hallerini kendi adıma dört gözle bekliyorum.
Evde yalnızsanız, yapmanız gereken çok da mühim şeyler yoksa; hele bir de geçen geceden kalan yarım şişe şarabınız varsa, bu adamın söylediklerine kulak verin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder